Makale konumuzu farklı açılardan ele alarak açıklayacağım. Bir çok alt dala sahip olan sosyoloji bilimi analitik inceleme yaparak insanın davranışlarını inceler. Emile Durkheim sosyolojinin araştırma konusunun toplumsal olduğunu savunmaktadır. Olgular insan iradesi dışında oluştuğundan insanların uymak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu uyma bazen normatif (emredici) bir kurala uymak ki hukuk kuralları böyle bir olgudur, bazen de kabullenmek zorunda kalmaktır ki savaş buna bir örnek olarak verilebilir.
Sosyoloji biliminin alt dalı olan Bilgi sosyolojisinde toplumsal geçeklik kavramı bulunmaktadır. Toplumsal gerçeklikler toplumsal olay ve toplumsal olgu olarak iki kavramdan oluşmaktadır. Bir seferde belli bir yerde başlayıp sona eren toplumsal gerçeklikler için olay tanımlaması yapılırken, sürekli olarak olan olaylara olgu tanımı yapılmaktadır. Örneğin bir çiftin evlenmesi olay olarak değerlendirilirken evlilik olgu olarak değerlendirilmektedir. Olaylar tek tek gerçekleştiğinden her olay kendine özgün olup olaylarda zaman içerisinde değişme gerçekleşmez. Ancak bir olgu olan evlilikte zaman içerisinden değişiklikler olmaktadır. Nitekim insanlık tarihinde aile kavramı çıktığında nikah kavramı olmadığı halde, zaman içerisinde dinlerin de gelişmesiyle birlikte dini kurallar çerçevesinde yapılan evlilikler bugün modern anlamda resmi nikahla yapılır hale gelmiştir. Dahası bazı ülkelerde aynı cinsler arasında evlilikler yapılırken, bazı ülkelerde de karşı cinsler nikahsız olarak yaşamaktadır. Evliliğe ilişkin her birey tek tek evlenerek bir olay gerçekleştirse de evlilik olgusunda meydana gelen değişiklikler insanların ahlak/ahlak dışı anlayışları çerçevesinde gerçekleşse de meydana gelen değişiklikler toplumların ortak aklı duygusu çerçevesinde gerçekleşmediği müddetçe münferit olaylar olarak kalmakta ve evlilik olgusunda değişiklik meydana gelmemektedir ve bu nedenle bugün için evlilik olgusunu resmi nikah ile yapılan bir olaylar zinciri olarak açıklayabiliriz. Bu örnek gibi bir çok toplumsal olgu örnek olarak verilebilir.
Sosyoloji-Psikolojide asli sosyalizasyon süreci olarak adlandırılan bireyin özellikle 0-6 arası çocukluk döneminde karşılaştığı çevre ile özellikle de annesi, babası ve kardeşlerinden oluşan çevrede gelişme aşamasında öğrendiği ve deneyimlediği süreçte çocuk aile bireylerinin bilinçsizce veya bilinçli olarak yaptığı siyasi konuşmalardan etkilenir. Yani çocuğun siyasi tercihleri genellikle 0-6 yaş arasında başlar. Onun için gençleri değil anne ve babalarını eğitmek gerekir. Çünkü yanlış olan siyasi düşünce ve diğer davranışları çocuk anne ve babası başta olmak üzere aile bireylerinden öğrenir. Bu nedenle bazı milletlerin doğuştan asker
olmasının altında yatan asıl gerçeklik çocukluğunda 0-6 yaş arasındaki asli sosyalizasyon sürecinde maruz kaldığı davranış ve bilgilerdir. Bu nedenledir ki Türk milletinin hemen hemen bütün fertleri hükümette olan partinin hangi parti olduğuna bakmaksızın olması muhtemel bir savaşa hazırdır. Türk milletinin savaşa bakışındaki ulusal özelliği kendine özgü bir yiğitlik/yurtseverlik olgusu oluşturmuştur.
Uluslar arası ilişkilerde Realist güvenlik anlayışında devletler bir tehlike ile karşılaştıklarında bu tehlikeye karşı ya dengeleme yada peşine takılma politikaları güderler. Büyük bir güce sahip devlet rakibi devlete karşı silahlanarak dengeleme yaparken, küçük devletler ise komşu oldukları güçlü devletin peşine takılarak kendilerini korumak isterler. Buradan bakıldığında esasen Ukrayna ABD tehlikesine karşılık olarak Rusya’nın peşine takılması gerekirken zayıf olan askeri gücüne rağmen Rusya’ya karşı dengeleme politikası güttü ve savaş kaçınılmaz oldu.
Daha önce Rusya tarafından Ukrayna’ya ait Kırım işgal edildiğinde Rusya bugünün mesajını vermişti. Rusya şimdi diyor ki Ukrayna bana komşu ve NATO üyesi olacak NATO burnumun dibine gelecek ve bana komşu olacak. Bu bana göre doğru bir gerekçe değil. Kaldı ki Rusya önce 2 özerk cumhuriyet için askeri harekat yapacaktı şimdi tüm Ukrayna’yı hedef aldı. NATO üyeliği sorununa gelince Sovyetlerden ayrılan Letonya ve Estonya 2004 yılında NATO üyesi oldular ve bu devletler Rusya ile sınır devletler ancak arada bir fark var bu devletler Ukrayna’ya göre küçük devletler. Ancak NATO tehlikeyse bu tehlike 2004 yılından beri var.
Kazakistan’da iç isyan olmazdan önce 2021 yılında Rusya Sovyetler dağılırken Kazakistan fazla toprak aldı, tarihte Kazakistan diye bir devlet yoktu gibi söylemlerde bulundu. Kazakistan’da iç isyan oldu ve Rusya Kazakistan’a yardım etti konu kapandı. Ardından Ukrayna savaşı patlak verdi. Şimdi herkes Rusya mı haklı? Ukrayna mı? Haklı tartışmalarını yapıyor. Bu tartışmalar bir anlamda anlamsız. Öncelikle ülkeler arasındaki sorunlar müzakere ile çözülür. Daha evvel Rusya Kırımı ilhak ederek bir deneme yapmış. Ukrayna eski Sovyetlerden oluşan devletler içinde en ciddi direniş yapabilecek bir devlet. Ukrayna düşerse eski Sovyetlerden oluşan tüm bağımsız devletler Rusya tarafından silah atmadan alınır. Ki zaten şu an o devletlerde böyle bir beklenti var. Nasıl bir beklenti var? Örneğin Türk dünyası devletleri. Bu devletler otoriter yönetime sahip ve vatandaşları memnun değil. Ülke içerisinde çok büyük tartışmalar ve siyasi mücadeleler var ancak sessizce. Üstelik bu devletler polis devleti ve bu yüzden bu durum Rusya için büyük avantaj.
Dahası bu devletlerde ciddi sayıda Rus asıllı vatandaşlar yaşıyor. İşte Rusya bu amacını gerçekleştirmek için Rusya’yı bilerek seçti.
Rusya 2000 senesinde Çeçenistan ile yapılan savaşta ağır bir yenilgi aldı. Rusya’nın yenilgisinin ardında yatan gerçek Çeçenler tarafından kullanılan siber teknolojiydi. Rusya yenilginin sebebini anladı ve eski Sovyet arşivlerini açarak siber teknoloji bilgilerini elde etti ve o tarihten sonra siber teknoloji üzerinde çalıştı ve dünyada bunu ilk fark eden ülke olması nedeniyle Rusya siber teknolojide çok güçlü ülkelerden ilki, bunu 2030 yılında İnovasyon ve yapay zekada takip eden Çin, Kuzey Kore ve İsrail takip ediyor. Bu ülkeler internet kullanılarak yapılan siber saldırılarla siber saldırıyı bir savunma amacı olarak tercih etmişken ABD siber teknolojinin gücünü geç fark etmiş ve müttefikleri olan devletler ve Avrupa Birliği Devletleri siber saldırı yapmak değil siber savunma konumundalar.
Siber saldırıların en önemlisi hizmeti engelleme saldırıları olup, saldırıya uğrayan ülkenin, sağlık, haberleşme, su, elektrik, kanalizasyon vb. tüm kurumsal faaliyetleri duruyor ve siber saldırı haberleri basında fazla yer bulmadığı için bilinmiyor, Rusya ABD’ye sayısız siber saldırı yapıyor.
Silahları güçlü bir devleti tehdit algılayan devlet de silahlanırsa diğer devlet bu durumda daha çok silahlanır ve bu böyle devam eder. Realist güvenlik politikasında buna “Güvenlik İkilemi” denilmektedir. Bugün dünya gerek klasik savaşta gerekse siber savaşta güvenlik ikilemine düştü ve devletler silahlanma yarışına giriştiler. Bu nedenle savaş olgusu da diğer olgular gibi değişim geçirmekte ve insanlığın başının belası olarak gündemdeki yerini korunaktadır.
Bugünlerde yapılan tartışmalarda Ukrayna’nın Nazi yanlısı politikalar yaptığından bahsediliyor. Ukrayna’da böyle bir anlayış olabilir. Hatta Ukrayna katil bir devlet de olabilir ama Rusya’nın bu kötü şöhretleri Rusya tarafından topraklarını işgal etmesini meşru kılmaz. Her olay kendi içerisinde değerlendirilir ve bu olayda Rusya haksız. İnsanlık savaş olgusunu ortadan kaldırmak yerine Rusya-Ukrayna savaşında kimin haklı, kimin haksız olduğunu tartışıyor ama onu da yanlış tartışıyor…