Hayat hakkında yazılıp çizilenler, yapılan filmler şarkılar sonu gelmez gibidir. Yaşam sürdükçe yaşamı anlatmak ve tanımlamak da sürecektir. Ne şairlerin sözü bitecektir yaşam üstüne ne de yeni bir roman yazmaktan vazgeçecektir anlatacak bir hikayesi olanlar.
Bir Shakespeare gelip geçecektir bu dünyadan ve bir Yunus Emre bir Gabriel Garcia Marquez bir Dostoyevski ve bir gün bu listeye başka isimler ekleyecektir tarihi yazanlar.
Özlü sözlerle tanımlayacaktır insanlar hayatı her biri kendi meşrebince, görüp bildikleriyle, tecrübeleriyle. Benim tanımlamama göre ise hayat tercihlerden ibarettir. Hep bir seçim yapıp hayatımıza yön verir, devam ederiz. Fakat hayatı şekillendiren seçimlerin ancak bir kısmı bize ait olan seçimlerdir. Örneğin dürüst olmak gerekirse pek az insan mevcut işinde kendi seçimlerinin doğrudan etkisi olduğunu söyleyebilir. Evlendiği kişiyi dahi pek çok insanın doğrudan kendi arzusu, hayalleri hedefleri doğrultusunda seçemediğini biliyoruz. Hatta insan aşık olmuş, çok sevmiş olarak evlenmiş olsa bile karar aşamasında karşısındaki kişiye de bağlı bir seçim olduğuna göre hayat asla kişinin tek başına kendi kararlarıyla şekillenmemektedir.
Bu noktada hiç farkında olmadan çok önemli bir seçim yaptığımız ama hayatımızı derinden etkileyen o anı hatırlatmak istiyorum. Bazen duygularımızla hareket edip mantıklı düşününce yapılmaması gereken pek çok şeyi yapmışızdır. Ben şahsen normal temiz havayı solumayı tercih ederim ve asla bir bitkinin kurutulup kıyılmış yapraklarını yakıp dumanını ciğerlerime çekmeyi düşünmem. Milyonlarca insanın hayatını zehir etmiş, milyonlarcasının çeşitli kanser türlerine yakalanmasına sebep olup dramatik bir ölüme götürmüş bu tarz bir davranışı hep kınamış, yakın çevremdeki insanların bu çirkin davranışlarıyla da mücadele etmişimdir.
Normal sağlıklı bir zihin yapısıyla insan öncelikle kendisine hatta çevresine de pek çok zararı varken bunu nasıl yapabilir benim aklım almıyor. Bazen evli çiftlerin çocuk sahibi olabilmelerinin önünde de bir engel olabildiğini de hayret ve dehşetle görmüşümdür. Nasıl yani? İnsan dünyaya bir mucize eseri olduğu kesin olan bir can getirebilme ihtimalinin önüne geçmesine nasıl izin verebilir? Bu noktada bir an durup düşündüğünde neyi neye feda etmiş olduğunu fark edebilirse, bu insanı kahreden bir pişmanlık olmayacak mıdır? Pişmanlık gerçekten yıkıcı berbat bir duygudur.
Günün birinde kötü bir seçim yapıp o tatsız duman üreten şeyi dudaklarınızın arasına almış olabilirsiniz. Belki uzunca bir süredir de bu saçmalığa kah isteyerek kan istemeden ama bağımlılıkla devam ediyor olabilirsiniz. En azından bir minik dimağın o manzarayı görüp kötü etkilenmemesi için buna bir son vermelisiniz. Sizin açınızdan gerçekleşebilecek diğer pek çok olumlu değişiklik ve zararlardan kaçınmak da cabası olacaktır.
[email protected]